HOŞ GELDİN; İÇ MİMAR!

Yazıya başlamadan önce bu mesleğe adım atmayı düşünen ve adım atacak kişilere şimdiden hoş geldiniz demek istiyorum. Bu mesleği seçmeseniz bile okuma eyleminde bulunmanız bir zahmete girmeniz ilginizden dolayı beni mutlu eder. Bu yüzden bu yazı, mesleğe ve mimarlık dünyasına ilgi duyanlarına ve adım atmış olanlarına göre yazmış bulunmaktayım. Aslında bu yazı tamamen benim gözümden olup aranızda bana katılmayanlar, eksik bulanlar olabilir. Açıkçası mimarlık dünyasına nereden giriş yapacağımı bilemiyorum çünkü bana sınırı olmayan, sistemi değişiklik gösteren bir sektör; bakış açısı, hayat, dünya. Bu işin neresinden bakmak gerektiği meslek içindekilere göre değişir bu yüzden ben kendi bakış açımı aktarmaya çalışacağım. Ben bu işin dünya kısmından bakmayı tercih ediyorum ki fark ettiyseniz mimarlık dünyası diye cümleme başlıyorum.

Benim için bu mesleğin gerektirdikleri başlangıcı sorgulamak, gözlemlemek, düşünmek ve harekete geçmek. Tabi bu sürece girmeden bizler belli bir eğitim sürecinden geçip sınav sonuçlarına göre kendimize bir alan belirliyoruz. Fakat ben kimim hangi alana uyum sağlarım diye düşünürseniz saydıklarımı kendinizde görüyor ve fark ediyorsanız bu mesleğe bir yatkınlığınız olabilir. Tabi ki sadece bunlar olması sizi bu mesleğe ait olduğunuzu düşündürmesin. Eğitim sürecinde uzun çalışma ve araştırma saatlerini kendinize sorun haline getirmeyecek bundan mutlu olmanız gerekecek.  Disiplinli ve çalışmalarını titizlikle tüm süreç boyunca uygulayabilecek olması, gözlemlediklerini ve düşündüklerini kendine güvenerek kâğıda aktaran, anlaşılır, analitik çözümlemeyi kavrayabilen kişiler bu mesleğe uygun olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizler fakülteye adım attıktan sonra kendimizi bulmak için sürekli benliğimizi sorgular, çevremizi yeniden anlamlandırmaya başlarız. Bunları yaparken projelerimize yansıtarak kendi dilimizi oluşturur ve karşımızdaki kişilere (jüri, arkadaş, işveren) aktarım yaparız. Aktarım yaparken de yeniden anlamlandırmaya başladığımız çevreyi şekillendirip kullanıcıların en doğru şekilde kullanımları için tasarlar, boyutlandırır ve bir esere dönüştürürüz.

Tam burada içimden iç mimarın meslek tanımını yazmak geldi. (Burada bir not daha belirtmem gerekiyor iç mimar nasıl yazılacağına dair meslek odasının ve Türk Dil Kurumu’nun kabul ettiği yazım şekilleri farklıdır.)

  • Bir yapıyı, kullanım ve estetik bakımından ele alıp insanın fiziksel ve ruhsal özelliklerine uygun olarak tasarlayan kimse, dekoratör. (https://sozluk.gov.tr/)

Her ne kadar dekoratör kelimesini mesleğimize uygun görmesem de tanımı sizlere göstermek için buraya ekledim. İç mekâna etki eden, işlevsellik kazandıran tasarımlar üreteni belli süreçler içerisinde ihtiyaç doğrultusunda yönlendirmeler yaparak uygulamaların dekoratörlüğe sığdırılmasını anlamsız ve basit buluyorum.

Bu konuyu daha fazla uzatmadan ve amacımızın mesleğe giriş yapanlara tanıtım yazısı olduğu için eğitim sürecinden bahsetmek istiyorum. Her üniversitenin kendine ait bir ders işleyiş sistemi vardır. Derslerin değişkenlik gösterdiği gibi öğretim görevlilerin derslerindeki öğretim süreci değişebilir. Bu yüzden derslerinize aksatmadan katılım göstererek danışmanlarınızla küçük tecrübeler yaşayarak ne şekilde ilerlemeniz konusunda kolaylık sağlayabilirsiniz. Proje derslerinde ve diğer tasarım derslerinde proje danışmanımızla süreç içerisinde doğru iletişim sağlayarak ve fikirlerimizi, çizimlerinizi paylaşarak derslerimi tamamlıyoruz. Tasarım derslerinin yanında teknik dersleri de görüyoruz bunların geneli uygulamalıdır. Teknik derslerinin eğlenceli geçtiğini belirtmek isterim. Çünkü bira daha somut şeyler elde etmiş gibi hissediyorsunuz ve uygulamalarınıza baktıkça meslek içinde olmaktan gurur duyuyorsunuz. Teknik derslerden daha çok tasarım ders sürecinde hissettiklerimi yazmak istiyorum. Çünkü bu dersler bizim soyut düşüncelerimizi kavrama ve anlamlandırmamızı sağlıyor. Açıkçası tasarım derslerinin bazı zamanlarda zorladığını unutmuyorum çünkü bizler on iki yıllık bir eğitim sürecinden sonra düşünme yetimizi birden zorlamaya başlamak stres içinde kendimizi bulmamızı fark ettiriyor. Başta alışma sürecinde stres içinde oluyoruz bu süreç geçmeye başlayınca işi keyifli hale getirmek size kalıyor. Burada verebileceği tavsiyeler; alanınızla ilgili başlangıç olarak eğlenceli bulduğunuz mimarlık kitapları okumak, sergilere katılabilirsiniz, önemli bulduğunuz mimarların ve iç mimarların konuşmalarını dinleyebilir yazılarını okuyabilirsiniz. Bakış açılarını inceleyip irdeleyerek yöntemler üreterek kendinize rahat bir aralık oluşturabilirsiniz.

Aslında daha çok yazmak geliyor fakat ayrıntılarda boğmak istemiyorum ve attığınız bu adımda yaşayarak ve düşünerek farkına vararak yaşamanızı istiyorum. Bana göre bu sürecin tadı böyle çıkıyor.

Yazımı sonlandırırken okuma sabrınız ve ilginiz için teşekkür ediyorum.

İÇ MİMAR FEYZANUR AZAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Menü