Mezzadro Stool
Bu yazımda anlatacaklarım mimarlığa bakış açımı değiştiren etkenlerden biridir. Bir okul gezisi sırasında denk geldiğim ve sunumunu yaptığım bir tasarım ürününden bahsedeceğim. Ortaköy Surp Krikor Lusaroviç Ermeni Katolik Kilisesi’nde tasarım tarihinde iz bırakan 100 ikonik sandalyenin yer aldığı ‘Please have a seat’ | ‘Lütfen Oturun’ isimli sergi incelemesi sırasında dikkatimi çeken iki sandalyeden biridir. Beni bu kadar heyecanlandıran ve nasıl olabilir? Diye sorgulatan bir tabure. Kendisi İtalyan tasarımcılarının elinden çıkmış bir taburedir. Fakat birçoğumuz onu gördüğünde aslında hayatımızda olan bir parça olduğunu fark edeceksiniz. Bu taburenin adı Mezzadro Stool.
İki İtalyan kardeş tasarımcının 1957 yılında Zanotta: için tasarladığı bir üründür. 1970’lerde üretimi yapılmaya başlanmıştır. Tasarımcılarının adı ise Achille Castiglioni (1918- 2002) ve Pier Giacomo (1913- 1968). Kendileri hakkında İtalyan tasarımın ikonu olarak bahsedilmektedir. Tasarlandığı dönemde birçok akımın ve tasarımın üretildiği bir süreç olarak düşünürsek bana göre mimarlığın ikonu olmaya hak eden bir tasarım.
Tabure hakkında bilgi vermeye başlayalım. Mezzadro Stool, bir traktör koltuğunun tabure hali düşünülerek tasarlanmış ve üretilmiştir. Adı İtalyanca olup Türkçeye çevrildiğinde “ortakçı” anlamına gelmektedir. (?) Bu ismi neden koydukları konusunda pek bir fikrim yok. Taburenin yapısından bahsedecek olursak emaye çelik traktör koltuğunu yay biçimde olan krom kaplı çelik gövdeyi bisiklet kelebek somunu ile bağlantısını sağlamıştır. En son olarak da parçanın sonunda bulunan kayın ağacından da ayak eklenerek tasarım en az seviyede malzeme ile üretilebilecek düşündürücü ve göz alıcı bir tasarım yapılmıştır.
O dönemlerde endüstrileşmenin getirdiği hızlı tüketim yaşam şekline karşı dayanıklı yeni yapım ve tasarım yöntem araştırmalarına ve denemelerine gidilmesi dönemin büyük adımıdır. Günümüzde de hızlı tüketim yaşam şeklinin devam etmesi beni üzen ve gelecek kaygısı oluşturan bir durum. Tasarım fikrinin minimum seviyede malzeme ile üretilmesi etkileyici gelmektedir. Bu tasarımın beni etkilemesinin bir başka nedeni ise üniversiteye kadar olan yaşamımın belli vakitleri sanayide geçmekteydi. Çevremde üretim ve yenileme normaldi. Bu traktör koltuğu ise benim için sadece çok eski bir traktörün hatta artık hiç tutulmayan bazı yerlerde dekoratif ürünü olarak kullanılan bir parçaydı. Sergide gördüğümde de çevremdeki bazı şeylerin imgesel kaldığı ve mekân içinde kullanılabilir olarak belki de en son düşüneceklerim arasında olduğu için mekanları tanımada ve traktör koltuğuna atadığımız kimlik ne kadar düşüncelerimin yüzeysel olduğunu fark ettirdi. Aidiyet kavramını bir kere daha sorguladım. Hatta bazen sanayide bulunan dükkanımıza gittiğimizde traktör parçalarını inceleyerek “Acaba ben neler yapabilirim?” diye düşünüyorum.
Not: Bu koltuğun peşine düşüp yakından incelemek için kendisini buldum. Sizin de incelemeniz için fotoğrafını bırakıyorum.
Yazıma gösterdiğiniz okuma sabrı için teşekkür ederim.
İç Mimar Feyzanur AZAR